Zamanımızın meselesi ne teknik ne atom ne siyaset meselesidir. Zamanımızın meselesi irade meselesidir. (Nurettin TOPÇU)

Yaşadığımız çağa baktığımız zaman her şey haz odaklı olduğunu görürüz. Öylesine haz odaklı ki etrafımıza baktığımızda sağımız solumuz reklamlarla dolu… Kılık kıyafet, yiyecek içecek her şeyin reklamı var artık… Hem de öyle ilgi çekici reklamlar ki direkt insanın bilinçaltını ele geçirip “Al beni al, harca harca!..” mesajları iletiyor. Bazen biz yetişkinlerin bile öz disiplinini, iradesini, sınırını zorlayacak nitelikte olabiliyor. Öyle ki tarihin hiçbir döneminde insanoğlu bu kadar iradesi ile sınanmamıştı.

Hayatta her şeyin hemen, anında, sihirli değnek ile istenildiği anda gerçekleşemediğini çocuklara öğretmemiz gerekiyor. Zamanı yönetmeyi öğrenmeye başlayan çocuk kendini, iradesini de kontrol etmeye başlar.

Çocukların iradeyi kullanabilme yetisini geliştirip oturtabilmesi için biz ebeveynlere çok iş düşmektedir. “Kendi hayatımıza bakarak biz sınırlarımızı iyi çizebiliyor muyuz, irade gücümüz ne durumda? Her koşulda sağlam, doğru, olması gereken tavrı sergileyebiliyor muyuz? İşe bu sorularla başlamalı, varsa eksiklerimizi bir an önce istikrarlı bir şekilde tamamlamalı ve hayatımıza titizlikle nakşetmeliyiz. Hazır olduğumuzda da çocuğumuza ince dokunuşlarımızla doğru olanı sadece anlatmakla kalmamalı, aynı zamanda göstermeliyiz.

Çocuklarımızı yetiştirirken hep vurgulanan bir şey vardır. Çocuğun ilk sosyal çevresi ailesidir. Bu yüzden her şeyi ailesiyle, onların tutum ve davranışlarıyla öğrenir. O halde biz çocuğumuza ne kadar iyi bir model olursak çocuğumuz da bir o kadar karakterini doğru inşa etme noktasında azami gayret gösterir.

1960’larda Stanford Üniversitesi’nde Walter Mischel tarafından yürütülen bir araştırmada dört yaşındaki çocuklara şekerleme verilir. Çocuklara iki seçenek sunulur: Önlerine konulan şekerlemeyi hemen yemek veya 15 dakika yemeden bekleyip ikinci bir şekerleme daha alarak ikisini birden yemek. Tabii deneyde bazı çocuklar sabırla beklerken bazıları şekerlemeyi hemen midesine indiriyor…

En önemli detay ise şöyle: Araştırmacılar, bu çocukları ergenlik sonrasına kadar takip ediyor ve ebeveyn ve öğretmen raporlarına dayanarak görüyorlar ki, hazzı ertelemeyi ve kendilerine sunulan ikramı hemen yeme arzusuna direnmeyi başaranlar hayatta daha uyumlu ve daha güvenilir kişiler oldukları görülmüştür. Bu çocukların diğerlerine göre özgüvenlerinin daha yüksek, stresle baş etme becerilerinin daha gelişkin olduğu, kendilerini daha iyi motive edebildikleri, zorluklar karşısında daha azimli davrandıkları, sosyal çevrelerinde daha az sorun yarattıkları belirlenmiş. Ayrıca bu çocuklar ABD üniversite giriş sınavı olan SAT’de daha yüksek puanlar almışlardır.

Bu deneyin adı da "Marshmallow Experiment", yani "Şekerleme Deneyi" olarak kalıyor. Kişinin istediği bir şey için yeterince beklemesi, irade göstermesi, yani hazzı erteleme kavramının iradeli olmayı başarmanın hayattaki karşılığını gösteriyor.

Çocuk deneyimleyerek, yaşayarak hayatı tanımaya çalışır. Bazen yanlış eğilimleri olabilir. Örneğin bir konu hakkında inat etmek, dik kafalılık yapmak, bitmeyen arzu ve istekleri gibi… Ebeveynlerin bu konuda sakinliklerini koruyarak durumu çözmeye çalışması gerekir. Mesela bugün oğlunuz geç yatmak istiyor ve inatla direniyor, siz öncelikli olarak sükûnetinizi korumalı, daha sonra bunun sebebini sormalısınız. Eğer sebep geçerli bir sebep değilse (hastalık, kendini iyi hissetmeme, korku vs.) “Canım öyle istiyor.” gibi bahaneler öne sürüyorsa sizin yapmanız gereken, “Bu tavrı sergileyerek yarınki 1 saatlik ekran keyfini 40 dakikaya düşüreceğinin farkında mısın? Bunu sen tercih ediyor ve sen seçiyorsun.” denmelidir. Böyle sakin, net ve ciddi bir konuşma çocuğunuzu etkileyecektir.

Çocuklarınıza uyguladığınız kurallar mutlaka istikrarlı bir şekilde uygulanmalı, birkaç gün veya bir hafta sürüp sonra hüsranla biten kurallar olmamalıdır. Hayatımızda rutinler çok önemli bir yere sahiptir. Rutinler sayesinde hayatımızı daha planlı daha düzenli yaşayabiliyor, irademizi daha güçlü kılabiliyoruz. Bir gün Hollanda’da yaşayan bir Türk annenin konuşmasını dinliyordum. Hanımefendi dedi ki “Ben çocuklarımı yetiştirirken günlük rutinlerimize çok önem veririm, mesela her akşam onların banyo saatleri vardır ve hemen sonrasında ise uyku saatleri gelir. Bu rutini onlar daha bebekken uygulamaya başladım ve şu an kızım 4, oğlum ise 2 yaşında ve aralıksız şu zamana kadar her gün uyguluyorum. Onlar da severek banyo yaparlar ve hiç sorun çıkarmadan uyurlar.” Bu annenin tutumu önemli bir detay içeriyor, rutinini her gün istikrarlı ve düzenli uyguluyor. Bu da çocukta güven duygusunu tazeleyip yeşertiyor.

Çocuklarımızı yetiştirirken, onları doğru yola yöneltirken, beklentilerimiz adil ve yaşına uygun olmalıdır. Sık sık ve devamlı emrivaki müdahaleler onun tertemiz ruhunu boğar ve sıkar. Bunun sonucunda da kaçamak yollardan giderek iradesinin zayıflamasına yol açabilir.

Çocuğumuzdan beklediğimiz davranışları, koyduğumuz kurallara uyup uymadığını ona çaktırmadan takip etmeliyiz. Takip edilmeyen kurallar, çocukta irade zaafına ve olaylar karşısında kayıtsız kalmasına sebep olur. Bu yüzden çocuğumuzu boğmadan, onu rahatsız etmeden ama inceden inceye ona hissettirerek bu takipleri yapmalıyız.

Çocuğumuz doğru bir davranış sergilediğinde ona bu davranışın sağladığı faydalar anlatılmalıdır. Çünkü iyi alışkanlıklar iyi fikir ve düşüncelerle desteklenirse çocuktaki irade daha da güçlü hale gelir. Ayrıca yaptığı güzel davranışları tekrarlarla kazandırmaya çalışmalı ve iradeyi daha kuvvetli hale getirmeliyiz. Örneğin oyuncak mağazasının önünden geçiyorsunuz, çocuğunuz oyuncak almak istiyor, siz ise ona tatlı bir ses tonuyla oyuncak alamayacağınızı sebepleriyle açıklıyorsunuz. O da sizi dinledikten sonra “Peki anneciğim, haklısın.” dediğinde onu takdir etmeli ve çocuğunuzun bu tutumu sergilemesine, pekiştirmesine imkân verecek ortamlar oluşturmalısınız. Ya da akşam olduğunda babasına bu durumu aktarabilir, üçlü konuşma gerçekleştirebilir ve kendi hayatınızdan irade örnekleri vererek onun bu tutum ve davranışını perçinleyebilirsiniz.

İrade eğitiminde çocuğun çalışmanın, üretmenin zevkine de varmasını sağlamak çok önemlidir. Bu yüzden ev içinde çocuğun yaşına ve becerisine uygun görevler verilmeli, kendi sorumluluklarını yerine getirmesi beklenmelidir. Çocuğa verilen sorumluluk üstün körü yapılmamalı, tam ve eksiksiz olmasına özen gösterilmelidir. Yaptığı işi titizlikle yapmalı ve bunun sonunda da ebeveyn çocuğuna bu güzel davranışı için teşekkür etmeli ve çocuğu onore etmelidir.

İrade eğitiminde çocuğun acil ihtiyacı dışındaki ihtiyaçlarını hemen karşılamamak, sabretmesini ve beklemesini bilmesini sağlamak da çok önemli konular arasındadır. Örneğin, çocuğun resim defterinin son birkaç yaprağı kalmış ve sizden resim defterinin hemen alınmasını istiyor. Siz sakin bir ses tonuyla “Yavrucuğum, o güzel resimlerini yapabileceğin birkaç sayfan daha var, bitince elbette ki alacağız, ama zamanını bekle lütfen.” dediğinizde yahut buna benzer bir tavır sergilediğinizde amacınıza ulaşacağınızdan şüpheniz olmasın.

İRADE EĞİTİMİNDE EBEVEYNLERE BİRKAÇ ÖNERİ

Haz öteleme çalışmaları: Çocuğun istediği unsuru istediği anda sahip olmasını engellemektir. “Bu çikolatayı senin için aldım, ama ancak akşam yemeğinden bir müddet sonra yiyebilirsin.” örneği verilebilir.
Bekletme çalışmaları: Çocuğu istediği şeye dâhil etmektir. “Bu oyuncağı almak istiyorsan ücretinin yarısını sen ver, yarısını ben karşılayayım.” ya da “Bu oyuncağa sahip olmak istiyorsan iki hafta boyunca harçlıklarını biriktirmelisin.” şeklinde örnekler verilebilir.
Emek verme çalışmaları: Çocuğun günlük aile hayatına emek vererek katılmasını sağlamaktır. Sofra kurarken yardımını istemek, marketten dönerken poşetlerin bir kısmını taşımasını istemek gibi.
Zorlama çalışmaları: Çocuğun hem bedenini hem de iradesini güçlendirme çalışmalarıdır. “Bakalım on tane şınav çekebilecek misin?” ya da “Bu kitapları havada ne kadar tutabilirsin?” örneklerinde olduğu gibi.
Sınır çalışmaları: İrade eğitimin büyük bir parçası olan sınır eğitimi çalışmalarıdır.

HANGİ DÜŞÜNCELER EBEVEYNLERİ ÇOCUKLARINA KARŞI SINIRSIZLIĞA İTER?

“Çocuğumla kötü olmak istemiyorum.” çatışmadan kaçınan ebeveynler. “Annem babam beni çok sıktı, çocuğum serbest olsun.” yaşadığı zorluğun akabinde tam aksi uca giden ebeveynler. “Sınır koyarsam çocuğum beni sevmez.” endişeli, duygusal ebeveynler. “Hayır demekten korkuyorum.” sadece kendi çocuğuna karşı değil, hayatta kimseye karşı sınır koyamayan ebeveynler.

Sevgili anne ve babalar, şu unutulmamalıdır ki zayıf irade, çocuklukta davranış bozukluğuna sebep olabilecekken ileri yaşlarda kişilik bozukluğuna varabilecek ciddi psikolojik sorunlara neden olabilir. İşte bu yüzden çocuğumuzu yetiştirirken, sağlam kişilik temelleri atılırken, irade eğitimine son derece önem verilmelidir.

Çocuklara irade ve öz disiplini öğretmenin en iyi yolu, onun seçeceği hedeflerden geçiyor. Çocuğunuza yaşına uygun hedefler sunun ve bırakın kendisi seçsin. Böylece çocuk seçtiği hedefe ulaşmak için öz disiplin öğrenme ihtiyacı hissedecektir. Bu ihtiyacın oluşup kişilik temelinde sağlam bir şekilde yer alması için ebeveynler sabırlı davranışlarla ona model olmalı ve erken yaşta çocuğun bu kazanımları elde etmesinde yardımcı olunmalıdır. Çocuklara dört yaşından itibaren sabırlı olmak, her isteğin, arzunun anında gerçekleşemeyeceği öğretilmeli ve yaşlarına uygun olarak sınırlar konulmalıdır. Koyulan sınırların, kuralların sürdürülebilir olması da mühimdir. Bu hususlara dikkat edilerek verilecek eğitim, amacına hizmet edecektir.
Kaynak:
Mehmet Teber “Çocuklarda İrade ve Sınır Eğitimi”

irade2

Back to top