“Dost deniz kenarındaki taşlara benzer. Önce tek tek toplarsın sonra birer birer denize atarsın ancak bazılarına kıyamazsın.
İşte sen o kıyamadıklarımdansın.” 90’lı yıllarda çocuk olanlar çok iyi bilir, arkadaşlarımızın hatıra defterlerine hep bu sözü yazardık. Dostluk özeldir, çok iyi dostlar biriktirdiyseniz eğer sizden iyisi yoktur. Samimi dostlarınız varsa içiniz rahattır, çayınızı yudumlarken sıkıntılarınızı, sevinçlerinizi paylaşacağınız dostlarınız yoksa eğer çok yalnızsınız demektir.
Dostluk, tek bir tanımı olmayan bir kavramdır. Paylaşmak, güvenmek, fedakârlık ve açık sözlülüktür.Hayat, dümdüz bir yol değildir. Herkesin hayatında dönem dönem inişler ve çıkışlar vardır. Bu yüzden her gün mutlu ve neşeli olamayabiliriz. Bazı günler kendimizi mutsuz ve kötü hissederiz. Bugünlerde ise, en çok ihtiyaç duyduğumuz olan şey bir dosttur. Çünkü dostlarımızla sorunlarımızı ve problemlerimizi paylaşabiliriz; ama önemli olan gerçek bir dost bulabilmektir. Mutlu olduğunuz zaman yanınızda birçok insan bulabilirsiniz; peki ya mutsuz ve üzgün olduğunuzda da o insanlar yanınızda mıdır? İşte dostluk bir mum ışığına benzer, ortalığa karanlık hâkim olduğunda ancak belli olur. Dostluk, bir insanla her gün telefonda 3-4 kez konuşmak, bir kişin hayatını ve yaşadıklarını derinlemesine bilmek değildir, ya da sürekli görüşmek de değildir. Başı gerçekten sıkıntıdaysa, yardıma koşacak ilk kişiysen, aynı şekilde onun da öyle olduğunu biliyorsan işte bu gerçek dostluktur. Dostluğun insan hayatındaki değeri bir ekmek, su kadar değerlidir. Artık kimsenin birbirine güveni kalmadığı şu zor hayatta gerçek bir dostumuz varsa eğer kıymetini bilmeliyiz. Çünkü arkadaş çok bulunur; ama dost zor bulunur.
Peygamberimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Samimî kardeş edinmeye çalışınız ki, onlar size geniş zamanlarınızda ziynet ve şeref, belâlara mârûz kaldığınız zamanlarda da koruyucunuz olsunlar.”