Özgüven bireyin kendisi sevmesi ve kendisine yönelik iyi duygularla içinde bir şeyleri yapabilme gücü ve inancını hissetmesidir. Özgüven duygusu, bireylerin yaşamlarının her anında en küçük sorumluluktan en büyük sorumlulukları yerine getirmeye küçük sorunlardan büyük yaşam sorunlarını çözmeye kadar yaşamın bütün dönemlerinde ihtiyaç duyduğu yapabilme gücüdür.
Özgüven duygusunu insanlar yaşamlarının ilk yıllarından itibaren kendi özlerinden ve bulundukları yetişme ve büyüme ortamından aldıkları mesajlarla kendileri içlerinde yapılandırırlar. Bu yapılandırma süreci bir bitkinin yetiştirilmesine benzetilebilir. Çiftçi bir meyve ağacı yetiştirmek için toprağı hazırlar ağacını zararlı böceklerden korumak için ilaçlar ve bakımını yapar, suyunu verir ve ağacının güneş almasını sağlar ve ağacının büyüyüp meyve vermesi için gerekli yetişme ortamını oluşturur. Çiftçinin bu emeği ağacın tohum çekirdeğinin içinde bulunan gizilgüçle birleşir ve ağaç büyümeye başlar.
Özgüven gelişimi de bu duruma benzer. Anne baba ve çocuğun etrafındaki yetişkinler, çocukların özünde olan gelişmeye hazır potansiyeli, kaliteli bir ürüne dönüştürmek güçlü ve özünü ortaya çıkaran verimli bir birey olmasını sağlamak için gerekli olan büyüme ve yetişme koşullarını hazırlar ve ona gelişmeye elverişli imkânları sunar. Bu imkânlar sonucu özünden ve çevresinden büyüme ve gelişme için gelen mesajları alan çocukta özündeki bu yapabilme gücünü oluşturmaya başlar.
Özgüven duygusu bir anne babanın çocuğuna yaşamı boyunca vereceği en büyük armağanlardan biridir.
Özgüven gelişimi doğumla başlayarak yaşam yolculuğu boyunca yaşamın özellikle ilk yıllarında bireyin içindeki güç kaynağının temel yakıtı çevreden gelen mesajlarla gelişmeye başlar. Yaşanan her tecrübe çocuğun etrafındaki yetişkinlerle gerçekleşen her etkileşim bu kaynağın gücünü etkiler.
Çocuklarda özgüven anne babanın olumlu geribildirim ve sözleri ile gelişir.
Okul yıllarıyla birlikte çocuğun yaşamı ile ilgili sorumluluklarının artması onda bir şeyler üretme ve kendini gösterme, başarılı olma isteği uyandırır. Bu eğilimle çocuk yaptığı her işte kendini göstermeye çalışır. Çizdiği resimler, masaya koyduğu çatallar, oyunda kazanma, sayıları toplama gibi hemen her işte çocuk performansını ortaya koyar ve çevresindekilerin gözlerine bakar. Yaptığı işlerde çevresindeki anne baba ve öğretmenlerinden olumlu cümleleri duyan çocukların ruhları güçlenmeye ve özgüvenleri gelişmeye devam eder.
Çocuklarda özgüven, çocuğun her yönüyle özel olduğunun kabul edildiği, hiç kimse ile kıyaslanmanın olmadığı bir ortamda gelişir.
Örneğin bir çocuk birçok alanda çok başarılı olurken, bir diğeri bu başarıyı çok çalışarak farklı alanlarda gösterebilir. Çocuğun kendi içinde gösterdiği gelişme başarı olarak kabul edilmelidir, başkalarının başarıları hedef gösterilerek çocuğun kapasitesini aşan gerçek dışı beklentiler oluşturulmamalıdır.
Çocuklarımızın özgüvenlerini desteklerken, cümlelerimize merhamet ve maneviyatı da ekleyin. Merhametsiz ve maneviyatsız bir kalbin güven duygusu tehlikelidir.
Yanlış bir davranış yaptığında çocuğunuzun beklediği şey, kendisine güven ve güç verecek, yeni davranışlar öğrenmesini destekleyecek güçlü bir anne babadır. “Yavrum, lütfen böyle yapma bak yalvarıyorum beni üzme” diyerek çaresizce kıvrandığınızda, çocuğunuzun güven duygusu zarar görür ve size üzülmekten, kendini suçlamaktan, yaptığı yanlış davranışı zihninde muhakeme edemez. Yalvarmanın işe yaramadığı gibi agresif, gergin ve kontrolsüz ebeveyn tutumları da çocuğun özgüvenine zarar verir.
Çocuğa vurulan her tokat ya da şaplak onun yüreğindeki girişkenlik ve özgüvenini azar azar tüketir. Çocuğun yüreğindeki cesur aslan yara aldığında geriye korkak tedirgin bir yürek kalır.
Kaynak:
Kudret Eren Yavuz /3-10 Yaş Çocuklar İçin Oyun Ve Etkinlikler