“Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman, gecesinde ibadete kalkın. Ve o gecenin gündüzünü oruç tutun. Çünkü o gece güneş batınca Allah Teâlâ (Keyfiyeti bizce meçhul bir halde) dünyaya en yakın göğe inerek (o andan) fecir oluncaya kadar: “Benden mağfiret dileyen yok mu, onu mağfiret edeyim.
Benden rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım. (Bir bela ile) mübtela olan yok mu, ona kurtuluş vereyim. Şöyle olan yok mu? Böyle olan yok mu?” buyurur.” (İbnMâce, H. no: 1388)
Peygamber Efendimiz (sav) bu gece Rabbine şöyle dua etmiştir. “Allah’ım azabından affına, gazabından rızana sığınırım. Senden yine Sana iltica ederim.Sana gereği gibi hamdetmekten acizim. Sen kendini sena ettiğin gibi yücesin.”
Büyüklerimizin şöyle duası vardır: “Allah’ım şayet ismimi saîdler defterine yazdıysan, orada sabit kıl.Şayet ismimi şakîler defterine yazdıysan oradan sil. Çünkü sen buyurdun ki, “Allah dilediğini siler yok eder, dilediğini de sabit bırakır. Levh-i mahfuz O’nun katındadır.”(Ra’d suresi, 39. Ayet)
Nadide ailesi olarak mübarek Berat gecesinde dualarda buluştuk. Birbirimizden uzakta geçirdiğimiz bu günlerde birbirimize ve bütün müslüman kardeşlerimize dua ettik. Minarelerden okunan yatsı ezanından sonra yapılan dualara gönülden amin dedik. İçinde bulunduğumuz sıkıntılı günlerin bitip felaha kavuşmamız, sıhhat ve afiyetle şükürler edeceğimiz güzel günlere ulaşmamız duasıyla.