5-6-7. sınıflarımızla tarihi ve maneviyat büyükleri ile öne çıkan Bursa Şehrimize misafir olduk. Meteorolojinin gök gürültülü yağmur uyarısının endişesi, rehberimizin; “Bursa’da yağmur bu zamanlarda sıkıntı olmaz, yer yer yağar ve geçer” şeklindeki tecrübeî bilgisinin rahatlatıcılığında yola çıktığımız gezimiz otobüsteki kahvaltı ve yolculuk sohbeti,
haftanın günlerini çok rahatça sayarız deyip bir türlü sayamadığımız izcilik oyunları ile keyifli başladı. Yol sadakamızı gecikmeli de olsa vermeyi unutmadık. Manevi emniyet kemerlerimizi de gezimizin başında takmıştık.Bursa Fetih Müzesi’nde Bursa’nın fethini yaşayarak, Kent Müzesi’nde de eskiden şimdiye kadar olan yaşam koşullarında zevkli bir yolculuğa çıktık. Heyecanla beklediğimiz öğle yemeğimizde İskender kebabını afiyetle midelerimize indirdik.
Teleferiklerle Uludağ’a çıkarken hepimiz ayrı bir heyecan yaşadık. En başlarda korkmadık da değil ama Bursa Manzarası, sislerin içinden geçip ağaçların üzerinden yol alışımız harika bir tecrübe oldu.
Bursa’nın manevi büyüklerinden Emir Sultan Hazretlerinin türbesini ziyaret edip dualar ettikten sonra bir çok hikayesi olan ve adeta bir “Hat Sanatları Müzesini” andıran İslam dünyasının 5. Büyük camisi kabul edilen ULU CAMİİ’ne geçtik. Camiinin ortasındaki havuzlu şadırvan ve üstünün açık olmasına hayret ettik. Hikayesi ise ayrı bir güzeldi. Her hat yazısının ayrı bir özelliği ve hikâyesi vardı. Özellikle sağdan bakınca başka, soldan bakınca başka, tam karşıdan bakınca başka yazıya dönüşen hat tablosu bizi hayrete düşürdü. Güneş sisteminin işlendiği hiç çivi kullanılmadan birleştirilmiş ahşap minber ise dedelerimizin sanatta ve ilimde ne kadar ileri bir medeniyete sahip olduklarının yaşayan bir kanıtı olarak karşımızda duruyordu.
Olmazsa olmazımız olan alış veriş molalarında hem kendimize hatıra hem de ailelerimize hediyelik eşyalar, kestane şekerleri alarak Bursa gezimizi tamamlayıp planladığımız vakitte okulumuza döndük. Geziyi düzenleyen Zeynep öğretmenimiz ve bize eşlik eden Ramazan, Engin, Sümeyye, Emine Tuğçe hocalarımız zaman zaman derslerde öğrendiğimiz bilgileri yerinde canlı olarak yaşama fırsatı verip, gezideki anlatımları ile hem eğlenmemizi hem de öğrenmemizi sağladılar. Keşke okul hep böyle olsa, hep gezerek öğrensek…