Soğuk bir kış günüydü her yer bembeyazdı. Aslı adında 14 yaşındaki bir kız proje ödevi için arkadaşı Sude’ye gidecekti. Sude’nin ailesi çok zengindi o yüzden Aslı evlerini çok merak ediyordu. Aslı uzun sarı saçlı, ela gözlü, orta boylu, ince bir kızdı. Çok akıllıydı, çalışkandı ve çok da kibardı.
Sude ise; uzun siyah saçlı, mavi gözlü, azıcık tombul çok tatlı bir kızdı. Aslı ile Sena, Sudelerin evine gidecekti. Sena; uzun kumral saçlı, yeşil gözlü, ince bir kızdı. Aslı, Sena ve Sude çok yakın arkadaştı. Proje ödev konuları ’’Doğal Güzellikler’’ di. O gün üçü de çok heyecanlıydı. Sonunda son ders gelmişti. Sude’nin annesi onları almaya geldi. Sude’nin evine gittiler. Sudelerin evi çok güzel bir köşktü. İçeri girdiler her yer çok güzeldi. Ödevlerini yaptılar, ders çalıştılar, oyun oynadılar ve sıra geldi proje ödevine onu da yaptılar.
Saat artık 19.00 olmuştu. Zil çaldı, Sude’nin babası gelmişti. İşten aslında 5.00’te çıkıyormuş ama neredeyse her iş çıkışı kumar oynuyormuş. Sude öyle deyince çok üzülmüşler akıllarına şu soru takılmış: ‘’Acaba bu evdeki mobilyalar, eşyalar ve yemekler helal para ile mi alınmış?’’ Sena ve Aslı bu soruyu düşündükçe eve gitme istekleri artmıştı. Tam ailelerini arayacaklardı ki akşam ezanı okundu abdest alıp beraber saf oluşturdular tam namaza başlamışlardı ki Sude’nin babası içeri girdi. Adamın gözleri doldu, eski günleri hatırladı, o da namaz kılıyordu ama bir arkadaşı ona ‘’Kumar oyna, acayip para kazanıyorsun hem bir kereden bir şey olmaz’’ demişti. Ama bir kere kazanınca bir daha kazanmak istemişti ve oynamıştı. Hatasını anladı tövbe edip namaz kılmaya başladı. Ve gerçekten de bir daha hiç oynamadı.
Aslı ve Sena’ya ne mi oldu? Onlar, olanları duyunca çok sevindiler ve bu hayra vesile oldukları için çok mutlu oldular.