2040 Aralığının başı( Çay doldurma sesleri)
Bir kadın görüyoruz. Üstünde krem rengi bir kazak, altında kahverengi bir etek. Uzun kumral saçları dağınık bir topuz yapılmış. Aslında gözleri bozuk değil ama gözlük takmayı çok sevdiği için hiç çıkarmayı istememiş buğulu gözlüklerini. 32 yaşını doldurmak üzere. Çok ama çok sakar. Bakın, çayını devirdi. Neyse ki bardağı kırılmadı. Bu en sevdiği bardağı. Evi çok büyük değil ama ona yetiyor. Ev dizaynı sanki doksanlardan kalma.
Duvarlarda plaklar falan var. Kocaman bir penceresi var, hemen Kız Kulesi’ne bakıyor. Her ne kadar Üsküdar’da yaşasa da en çok sevdiği şey Galata Meydanı’na gidip yürümek. Telefonuna bir mesaj geldi. Arkadaş grubundan. Galiba buluşacaklar. Kadın yazıyor: Ben gelemeyeceğim, siz gidin. Ardından telefonu sessize alıyor. Sırtına paltosunu alıyor ve çıkıyor. Biraz yürümeye ihtiyacı var. Bir elinde yazarlık defteri diğerine " Kadına Şiddet Dosyası" . Eğitim hayatı çok iyi geçmiş. Lise sınavında ‘ya kazanamazsam’ diye çok korktuğu liseyi kazanmış: Galatasaray Lisesi. Üniversiteyi de Galatasaray Üniversitesi’nde okuyup yazar olmuş. Yazmak ve okumak onun için küçüklüğünden beri bir tutkuymuş. Fakat son birkaç ay içinde artan canlıya şiddet sonucunda kendini insan haklarına da adamış. Son kitabına devam etmek için Kız Kulesi’nden daha iyi bir yer olmadığını düşünüyor. Ama yanında termosu var. Bir çaya 14TL verecek değil. Temiz bir masaya oturup çayından bir yudum alırken şunu düşünüyor: Sen başardın Benan.