Sene 2555. Yine açlığın ve kötülüğün hakim olduğu bir gün. Gün dediğime bakmayın, aylardır güneş doğmadı. Ormanların yerini çalılıklar aldı. Neredeyse bütün canlılar yok oldu.
İçme suyu da yok denecek kadar az. Çok az insan kaldı. Her gün birkaç insan boyutlar arası yolculuk yapan yaratıklar tarafından avlanıyor. Bugün yine yaşamın olduğu tek gezegene yolculuk yapmayı deneyeceğiz. Ama bu bildiğiniz yolculuklardan değil. Boyutlar arası bir yolculuktan bahsediyorum size. Enerji taşlarını zamanda kırılma için kullanacağız. Ormanda saklanarak ilerliyoruz. Yaşadığımız gezegenin merkezine çok az kaldı, yürüyoruz. Bir yandan uğultular bir yandan fırtına bizi çok korkutuyor. Evet nihayet geldik.
-Hadi Ayaz taşları kullan.
-Olmuyor Zaya olmuyor!
-Bir kere daha dene!
-Evet açılıyor…
-Zaya güçlerini kullan, taşlar yeterli gelmiyor
-Çabuk ol Ayaz, atla!
Zaya ve Ayaz boyutlar arası açılan kapıdan geçerek yaşam olan tek gezegene yani Dünya’ya ulaşmışlardı. Zaya’nın insanüstü güçleri vardı. Telapati kurabiliyordu, zihin gücüyle eşyaları hareket ettirebiliyordu. Boyutlar arası geçiş esnasında malesef onlarla birlikte yaratıklardan da Dünya’ ya geçenler olmuştu.
-Zaya uyan uyan, Güneş’ e bak. Çok güzel parlıyor. Ağaçlara bak, yemyeşil. Çiçekler harika.
Zaya ve Ayaz bir süre ormanda kalmaya karar verdiler. Çok korkmuşlardı. Tanımadıkları bir gezegendelerdi. Bir o kadar da mutluydular. Etrafa hayranlıkla bakıyorlardı. Çiçekleri kokluyorlar, meyvelerin tatlarına bakıyorlar, oksijeni bol bol ciğerlerine çekiyorlardı. Gündüz bu şekilde Dünya’ ya hayranlıkla geçti. Gece olunca bir ağacın tepesinde saklandılar. Derinlerde yaratıkların sesini duyuyorlardı.
- Ayaz sen de duydun mu?
- Neyi?
- Alfaların sesini
- Zaya rahat ol, artık onlar yok
Henüz Alfaların onlarla birlikte boyutlar arası yolculukla Dünya’ya geldiklerini bilmiyorlardı.
Sabah oldu, çok acıkmışlardı. Zaya, Ayaz’ a beklemesini söyledi ve kendisi ormanda ilerlemeye başladı. Sonra ormandan çıkıp yolun karşısına geçti. Etrafta insanları görünce çok panikledi ve hızla koşmaya başladı. Koşarken karşısına birileri çıktı. Ama korktuğu için onlara yaklaşamadı. Ama karşısındakiler onu fark ettiler ve yanına doğru yürümeye başladılar. Zaya çok korkmuştu ve ne yapacağını bilemiyordu. Oracıkta kalakalmıştı, kıpırdayamıyordu. Karşılaştığı kişiler de onun gibi daha çocuktu. 12 yaşındalardı. Aralarından biri Zaya’nin korktuğunu fark etti ve ona korkmamasını, kendilerine güvenebileceğini söyledi. Zaya başka çaresi olmadığı için onlara güvenmeye karar verdi. Zaya’ya yardım etmeye çalışanlardan birinin adı Jane, diğeri Bredia ve bir diğeri de Ashlynn idi. Birlikte Jane’in evine gittiler ve Zaya’ya yeni kıyafetler verdiler. Sonra Zaya başından geçen her şeyi onlara anlattı. Kızlar önce biraz korktular ama sonra Zaya’nin de onlara zarar vermeyeceğini anladılar. Tam o anda ev sarsılmaya başladı. Şiddetli bir rüzgar esti ve kapı birden açıldı. Karşılarında yüzü belli olmayan biri duruyordu. Zaya onun bir Alfa olduğunu söyledi. Kızlar çok korkmuştu. Ama Zaya’nin korkmadığı gözlerinden anlaşılıyordu. Alfa’ya doğru koştu ve bir anda ikisi de ortadan kayboldular.
Alfa ve Zaya tekrar eski boyuta geçmişlerdi. Ayaz Dünya’da ormanda kalmıştı. Zaya, yaşadığı gezegende kalan son insan topluluğunu da alıp Dünya’ ya gidecekti. Zamanda kırılmanın olacağı anı yakalaması gerekiyordu. Nihayet o gün gelmişti. Taşları kullanarak enerji kapısını açtı, kalan tüm insanlar boyutlar arası geçiş yaptılar. Dünya’ya geçtikleri zaman boyut kapandı ve Zaya taşları hemen yok etti. Artık Alfalar Dünya’ya gelemezdi.
Artık onlar için yeni bir hayat başlamıştı. Hemen Ayaz’ı bulması gerekiyordu. Her yer faklıydı. Zaya için sadece bir hafta geçmişti. Ama Dünya’da zaman farklı ilerlemişti. Mevsim değişmişti. Her yer bembeyazdı, karın ne olduğunu bilmiyorlardı. Kara dokunup ne olduğunu anlamaya çalıştılar. Kokladılar, tadına baktılar. Yürüdüler, yürüdüler. Kar fırtınasından hiçbir yer görünmez oldu. Sonra bir anda karşılarına Alfa çıktı. Zaya tam sahip olduğu güç ile onunla savaşacaktı ki bir çığlık koptu. Ayaz, Alfa kılığında Zaya’nın önüne atladı. Birbirlerini görünce çok mutlu oldular. Hemen Ayaz kulübesine götürdü onları. Gittiklerinde Jane, Bredia, Ashlynn de oradaydı. Sıcak kahvelerini yudumlarken Zaya uyuyakaldı. Gözlerini açtığında tüm bu yaşananların bir rüyadan ibaret olduğunu anlamıştı. Akşam ailecek izledikleri bilim kurgu filminin etkisinde kalmıştı.