Dünya üzerinde nokta kadar küçük bir ülke vardı. Bahar geldiğinde kırlarında çiçeklerin buram buram koktuğu, yaz gelince şelalelerin derelerin şırıl şırıl aktığı, kış geldiğinde dağlarının bembeyaz örtüye büründüğü küçük ama güzel bir ülke...

Bütün bu güzelliklere sahipken bu güzelliklerin farkına bile varmayan insanlar yaşıyordu bu ülkede. Bu insanlar ki; sanki bütün güzel duygulardan arınmış gibiydiler. Her biri dünyanın kendi etrafında döndüğünü düşünecek kadar da kibirli idi. Hayatlarındaki tek amaçları çok paralar kazanmak, yüksek makamlara ve her şeyin en iyisine sahip olmaktı. Birbirlerine tahammülleri kalmamıştı. Türlü sebeplerle kavga edebiliyor, şiddet gösterebiliyorlardı. Her konuda bencildiler. Arkadaşlıklar dostluk boyutuna varmadan biter durumdaydı. Çünkü samimiyet ve sevgi de diğer güzel duygular gibi yok olmuştu. İnsan ilişkileri bu durumdayken tabii ki aile de bir kelimeden ibaret kalmıştı. Büyüklere saygı en iyi huzurevine yatırmak, küçüklere sevgi ise çok fazla oyun, oyuncak ve marka giysi almakla gerçekleşir durumdaydı. Ne olmuştu da insanlar bu duruma gelmişti kimse bilmiyordu.

Bütün dünyayı gezmek için yola çıkan bir gezgin, seyahati sırasında bu ülkeye de uğradı. Doğal güzelliklerine hayran kaldı. Seyahatnamesine yazarken bu güzellikleri tarif edecek kelimeler bulmakta zorlandı. Bu ülkede yaşayan insanların çok ama çok şanslı olduklarını düşündü. Ne ile karşılaşacağını bilmeden burada yaşayan insanlarla tanışmak için acele etti. İnsanların arasına karıştığında beklediğinin tersine asık suratlı, mutsuz yüzlerle karşılaşınca çok şaşırdı. Oysaki o dünyanın birçok yerine gitmiş bu ülke kadar güzelliklere sahip olmayan ülkeler görmüş, zor şartlarda yaşayan ülke insanlarıyla tanışmış bu insanların aksine güler yüzle karşılaşmıştı. Pek çok konuda birçok bilgiye sahip olan gezgin insanların bu durumlarına bir anlam veremedi. Burada planladığı kalma süresini uzatıp buradaki insanları daha yakından tanımaya karar verdi. Çünkü gezgine göre burada ters giden bir şeyler vardı.

Bir süre bu ülkede kalmakta olan gezgin insanların birçok duyguyu ve beraberinde değerlerini kaybettiklerini gördü. Onlara bu kaybettikleri değerleri tekrar kazandıracak bir şeyler yapmalıyım diye düşündü. İnsanlarla karşılaştığında gülümseyerek verdiği selamlar en başlarda karşılıksız kaldı, çoğu zaman duyulmadı, bazıları da uzun zamandır bir selam duymamışçasına şaşkınlıkla gezgine bakakaldı. Bir selam belki de bu insanları içinde bulundukları durumdan kurtaramazdı ama gezgin bıkmadı yorulmadı. Her gün karşılaştığı bir iki insan, artık onlar da ona selam vermeye başladı. Bu belki de gezgin için bir ümit oldu. Yolun kenarında bisikletten düşen bir çocuğu yerden kaldırdığında, alışveriş poşetlerini taşımakta zorlanan bir ihtiyara yardım ettiğinde, yaralı bir köpeği tedaviye uğraştığında, kendisine öfkeyle bağıran bir adama sakin olmasını söyleyip karşılık vermediğinde insanların şaşkın bakışlarıyla karşılaştı. Gezgin şaşkın bakışlara, tepkisiz simalara, çatılan kaşlara aldırmadan onlara unuttukları değerleri hatırlatmak için günlerce gülümsemekten, selamlaşmaktan, insanlara yardım etmekten vazgeçmedi. Durum o ki gülümsemek ve mutluluk bulaşıcı olsa gerek. Günler geçtikçe insanlar gülümseyerek selamlaşmaya, yardımlaşmaya, unuttukları değerleri bir bir hatırlamaya başladılar. Büyüklere saygı onları sayıp baştacı ederek, küçüklere sevgi onlarla oynanan oyunlarla unutulmadan önceki günlere döndü. Gezgin için en zor olan ise insanların parayı amaç olarak değil de araç olarak görmelerini sağlamaktı. Bunun için de elinden geleni yaptı. Onlara para kazanmak için harcadıkları aşırıya kaçan vakitlerin hayatlarından çaldıkları mutlu anlar olduğunu anlatmak için uğraştı.

Günler geçtikçe bu ülkede yaşayan insanlar kaybettikleri değerleri birer birer geri kazandı. İnsanların arasında adeta bulaşıcı bir hastalık gibi yayılmış olan bencillik, kibirlilik, değerlerini unutmuşluk tedavi edilmişçesine gönüllerden atıldı gitti. Bu küçük ama güzel ülke insanların sevgi dolu yürekleri, içten gülümsemeleri, değerlerine olan bağlılıklarıyla daha da güzelleşti.

Gezgine gelecek olursak seyahatnamesine yazmış olduğu bu güzel ülke hatıraları ile seyahatine kaldığı yerden devam etti. Tüm dünyada bu ülkedeki insanların saygı ve huzur dolu yaşantıları konuşuldu. Bu küçük güzel ülke artık insanlarının güzel yürekleriyle dünyadaki en yaşanılası yer oldu.

                                   

                                           

Back to top