Okula gitmeden önceki gün yani 21 Mart günü çok heyecanlı ve bir o kadar da stresliydim. Evet, heyecanlıydım çünkü aylar sonra okula gidecek arkadaşlarımla görüşebilecektim ve en iyisi de sınıfta ders işleyecektik.
Okulun başlayacağı duyurulmadan önce bu bana imkansız geliyordu çünkü ne zaman okulları açmaya kalksalar korona virüs vakaları yükseliyordu ve ben de buna çok sinir oluyordum yani artık umudumu kesmiştim. Stresli olmamın sebebi ise yazılıların olmasıydı. Evet, okula gitmeyi hepimiz çok özlemiş ve istiyorduk ama bu şekilde değil tabi ki de. 21 Mart günü çok heyecanlıydım sabah uyandığım gibi çantamı heyecanla hazırlamıştım bile. Akşam olduğunda ise heyecandan ilk başta uyuyamamıştım sabah olduğunda aylar sonra üniformamı giyebilmenin mutluluğu vardı içimde. Okula ilk gittiğimde heyecanım birden kesildi. Sanki önceki gibi sıradan bir okul günüydü yani en azından ben böyle hissediyordum. Uzun zamandır evdeydik yani benim pek dışarı çıkma fırsatım olmamıştı. O yüzden maske takmayalı uzun zaman oluyordu. Sınav zamanında kağıdımda biriken silgi tozlarını üflemeye çalışıyordum ,alışkanlık sonuçta, ama bir türlü gitmiyordu, meğer ağzımda maske varmış. Dört gün boyunca böyle geçti günlerim birçok komik anı yaşadım bu dört gün içinde ama bu bana yetmiyordu. O zaman bir dahaki hafta da okula gideceğiz heyecanıyla çok mutluydum ama her zaman ki gibi ne zaman öğrenciler okula gitse vakalar yükseliveriyordu. Bütün öğrenciler olarak yine hayallerimiz yıkılmıştı ve bu birden çok kez yaşandı. Yani bu okul macerası dört günle sınırlı kaldı benim için.