Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde günlerden bir gün bir kasabada küçük bir kız doğmuş. Kız gözlerini açtığında kızın her tarafında çiçekler ve sular varmış ama tam ortada da dev bir ağaç varmış. Bu kız sihirli bir kız olarak dünyaya gelmiş. Kızın suda nefes alabilme, çiçeklerle ve bitkilerle konuşabilme özelliği varmış ama kimse bunun farkında değilmiş.
Kız mutlu mesut yaşarken bir gün evlerine bir hırsız girmiş. Hırsız odaları gezerken sihirli kızın odasına girmiş ve kızın üstünde bir şeyin parladığını görmüş. Hırsız hemen o parlak şeyi alıp kaçmış. O parlak şey ise kızın sevgisiymiş. Kız sabah kalktığında hiç kimseyi ve hiçbir şeyi sevmiyormuş. Bir gün sevgisiz kızı bir şehzade görmüş ve şehzade kızı ilk görüşte çok sevmiş ama sevgisiz kız ona yüzünü dönmüş ve umursamamış. Şehzade buna çok üzülmüş. Şehzade bir arkadaşına danışmış. Arkadaşı “Dağın tepesinde bir yorumcu var git ve ona sor.” demiş. Şehzade hemen yorumcunun yanına gitmiş, yorumcu “Buraya neden geldiğinizi biliyorum, o kızın neden kimseyi sevmediğini soracaksınız değil mi?” demiş. Şehzade de “Evet onu soracaktım.” demiş. Yorumcu uzun uzun düşünmüş ve sonra şehzadeye dönerek “O kızın uzun bir zaman önce evlerine bir hırsız girmiş ve kızın sevgisini alıp kaçırmış. Hırsız, kızın sevgisini bir sihirli ağacın içine koymuş. O ağaca gitmek için üç yeşil dağı üç yeşil denizi geçmen gerekiyor ve sonra sihirli ağacı bulacaksın sihirli ağaca üç yıl hizmet edeceksin ama sakın unutma bu üç yıl boyunca hiç konuşmayacaksın. Sonra sihirli ağacın yanındaki kütükte bir balta göreceksin o baltayı alıp ağacı keseceksin.” demiş yorumcu. Şehzade de “Tamam.” deyip yola koyulmuş. Üç yeşil dağı, üç yeşil denizi geçtikten sonra sihirli ağacı bulmuş ve ona üç yıl hizmet etmiş ama sihirli ağaç sürekli “Neden bana hizmet ediyorsun?” diye sorup duruyormuş. Şehzade sihirli ağaca üç yıl hiç konuşmadan hizmet ettikten sonra ağacın yanındaki kütükte bir balta görmüş yorumcunun dediği gibi o baltayı alıp ağacı kesmiş. Ağacı kesince ağacın içinden su ile çiçekler çıkmış ve ağaç yıkılmış. Şehzade ağacın içinde bir kutu görmüş ve onu alıp ülkesine geri dönmüş. Ülkesine girdiğinde bir de ne görsün her yer süslenmiş. Şehzade, bir adama “Ne oluyor?” diye sormuş. Adam şu cevabı vermiş: “Sevgisiz kız bir çirkin adamla evleniyor.” Şehzade bunu öğrenir öğrenmez kızın evinin yolunu tutmuş. Kızın evine vardığında kapı gıcırdamış ve kapı açılmış, evin içinden sevgisiz kız ve evleneceği adam çıkmış. Şehzade hemen kızın önünü kesip “Bu size aittir.” diyerek kutunun kapağını açmış. Kızın küçükken kaybettiği sevgisi kutudan çıkıp kızın kalbine yerleşmiş. Kız bir anda rüyadan uyanır gibi olmuş. Karşısında şehzadeyi görünce hemen gidip ona sarılmış ve teşekkür etmiş ardından da demiş ki: “Ben seninle evlenmek istiyorum.” Şehzade bunu duyunca çok mutlu olmuş. Kırk gün kırk gece düğün yapmışlar, mutlu mesut yaşamışlar.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde günlerden bir gün bir kasabada küçük bir kız doğmuş. Kız gözlerini açtığında kızın her tarafında çiçekler ve sular varmış ama tam ortada da dev bir ağaç varmış. Bu kız sihirli bir kız olarak dünyaya gelmiş. Kızın suda nefes alabilme, çiçeklerle ve bitkilerle konuşabilme özelliği varmış ama kimse bunun farkında değilmiş. Kız mutlu mesut yaşarken bir gün evlerine bir hırsız girmiş. Hırsız odaları gezerken sihirli kızın odasına girmiş ve kızın üstünde bir şeyin parladığını görmüş. Hırsız hemen o parlak şeyi alıp kaçmış. O parlak şey ise kızın sevgisiymiş. Kız sabah kalktığında hiç kimseyi ve hiçbir şeyi sevmiyormuş. Bir gün sevgisiz kızı bir şehzade görmüş ve şehzade kızı ilk görüşte çok sevmiş ama sevgisiz kız ona yüzünü dönmüş ve umursamamış. Şehzade buna çok üzülmüş. Şehzade bir arkadaşına danışmış. Arkadaşı “Dağın tepesinde bir yorumcu var git ve ona sor.” demiş. Şehzade hemen yorumcunun yanına gitmiş, yorumcu “Buraya neden geldiğinizi biliyorum, o kızın neden kimseyi sevmediğini soracaksınız değil mi?” demiş. Şehzade de “Evet onu soracaktım.” demiş. Yorumcu uzun uzun düşünmüş ve sonra şehzadeye dönerek “O kızın uzun bir zaman önce evlerine bir hırsız girmiş ve kızın sevgisini alıp kaçırmış. Hırsız, kızın sevgisini bir sihirli ağacın içine koymuş. O ağaca gitmek için üç yeşil dağı üç yeşil denizi geçmen gerekiyor ve sonra sihirli ağacı bulacaksın sihirli ağaca üç yıl hizmet edeceksin ama sakın unutma bu üç yıl boyunca hiç konuşmayacaksın. Sonra sihirli ağacın yanındaki kütükte bir balta göreceksin o baltayı alıp ağacı keseceksin.” demiş yorumcu. Şehzade de “Tamam.” deyip yola koyulmuş. Üç yeşil dağı, üç yeşil denizi geçtikten sonra sihirli ağacı bulmuş ve ona üç yıl hizmet etmiş ama sihirli ağaç sürekli “Neden bana hizmet ediyorsun?” diye sorup duruyormuş. Şehzade sihirli ağaca üç yıl hiç konuşmadan hizmet ettikten sonra ağacın yanındaki kütükte bir balta görmüş yorumcunun dediği gibi o baltayı alıp ağacı kesmiş. Ağacı kesince ağacın içinden su ile çiçekler çıkmış ve ağaç yıkılmış. Şehzade ağacın içinde bir kutu görmüş ve onu alıp ülkesine geri dönmüş. Ülkesine girdiğinde bir de ne görsün her yer süslenmiş. Şehzade, bir adama “Ne oluyor?” diye sormuş. Adam şu cevabı vermiş: “Sevgisiz kız bir çirkin adamla evleniyor.” Şehzade bunu öğrenir öğrenmez kızın evinin yolunu tutmuş. Kızın evine vardığında kapı gıcırdamış ve kapı açılmış, evin içinden sevgisiz kız ve evleneceği adam çıkmış. Şehzade hemen kızın önünü kesip “Bu size aittir.” diyerek kutunun kapağını açmış. Kızın küçükken kaybettiği sevgisi kutudan çıkıp kızın kalbine yerleşmiş. Kız bir anda rüyadan uyanır gibi olmuş. Karşısında şehzadeyi görünce hemen gidip ona sarılmış ve teşekkür etmiş ardından da demiş ki: “Ben seninle evlenmek istiyorum.” Şehzade bunu duyunca çok mutlu olmuş. Kırk gün kırk gece düğün yapmışlar, mutlu mesut yaşamışlar.