Teknoloji. Bu sözcüğü duyunca aklınıza ne geliyor? İyi bir şeymiş gibi, değil mi? Aslında bence ilk bakışta öyle değil çünkü çok öldürücü bir şey ancak sizi değil içinizdeki o "çocuk ruhunu" öldürüyor ve siz bunun farkına bile varmıyorsunuz. Genç yaşlı demeden herkes teknolojiyle mutlu olduğunu sanıyor ancak öyle değil.
Yüz ifadelerimiz ekran karşısında âdete hipnoz olmuş gibi. Bu, bir bağımlılıktır. İnsanlar bu bağımlılıkla çevrelerinde ne olup bittiğini göremiyorlar. Eğer bir gün herkes telefona, bilgisayara gömülürse bu çok kötü sonuçlar doğuracak. Peki, insanlar neden bağımlı? Aslında her şey çocukluk döneminde başlıyor. Din, dil, ırk, fark etmeksizin herkes çocuğuna iyi bakmalıdır. Çocukları yasaklarla değil ihtiyaçlarıyla büyütmelidir. Bir çocuktan oyun ne kadar uzak tutulursa çocuk onu daha çok ister tıpkı teknolojiden uzak tutmada olduğu gibi. Örneğin: Ödevini yaparsan sana çikolata veririm. Burada sorun çikolata değildir, çocuğun zaafını kullanmaktır. Bir nevi beynini yıkamak gibi. Çocuğunuzun bilinçaltına istemeden olsa da şunu kazıyorsunuz "Eğer ben bir iş yapıyorsam bunun bir ödülü olmalı." Bu düşünceyi büyüyünce asla değiştiremezsiniz. Bu düşünce büyüdüğünde bilgisayar, tablet, telefon için de geçerli olur. Yarın bir gün biri ondan kötü bir şey istese bunun ona zararları olduğunu bilse dahi teknoloji yüzünden istenileni yapabilir. Çocuklarınızın teknolojiyi nasıl kullandığı önemli. Zarar veren oyunları tasarlayan kişi de bu işi teknolojiyi kullanarak yapıyor. Araştırmalar, çalışmalar yapan kişiler de böyle işleri teknolojiyi kullanarak yapıyor. Teknoloji mürekkep gibidir; ister güzel bir kalp resmi çizersin istersen siyah, solmuş, kırılmış bir kalp çizersin.