Bir varmış, bir yokmuş. Bir zamanlar şatolarında kral ile kraliçe yaşarmış. Birbirlerini sever ve çok mutlu bir şekilde yaşamlarına devam ederlermiş. Zulüm etmediği için halk onları çok severmiş ama hiçbir zaman halkın arasına karışmaz, onların halini hatırını sormazmış.

BİR ZAMANLAR UZAK BİR KIRALLIKTA BİR PRENSES VARMIŞ. PRENSESİN ADIDA SOFİA'MIŞ. PRENSES SOFİA ÇOK KÖTÜ KALPLİ BİRİSİYMİŞ, KİMSE ONU SEVMEZMİŞ. ÇÜNKÜ PRENSES SOFİA HERKESE ÇOK KÖTÜ DAVRANIRMIŞ.

Bir varmış bir yokmuş, çok güzel bir ormanda çok büyük ve görkemli bir şato varmış. Bu şato çok eski bir şatoymuş. Sabahları bu şato o kadar güzel ve parlak gözükürmüş ki insanlar gözünü şatodan alamıyorlarmış fakat bir efsaneye göre bu şato geceleri çok korkutucu bir hale dönüşüyormuş.

Soğuk bir kış günüydü her yer bembeyazdı. Aslı adında 14 yaşındaki bir kız proje ödevi için arkadaşı Sude’ye gidecekti. Sude’nin ailesi çok zengindi o yüzden Aslı evlerini çok merak ediyordu. Aslı uzun sarı saçlı, ela gözlü, orta boylu, ince bir kızdı. Çok akıllıydı, çalışkandı ve çok da kibardı.

Merhaba benim adım Muhammet Ali. Ben Suriye’den geliyorum. Annem ve babam çok yaşlı olduğu için çalışmıyorlar. Komşularımızın bize getirdiği adını bilmediğim yemeklerden yiyerek karnımızı doyuruyoruz. Bazen ben çarşıya inip mendil satıyorum. Özellikle de yağmur veya kar yağdığında gidiyorum.

Sabah uyandım. Babamın bir elinde kutu diğer elinde ise kemer vardı. Yine soğuk ve acı bir gün başlıyordu. Babam elime kutuyu verip gidiyordu ki kutu elimden düştü. Babam kaşlarını çatarak topla onları hemen, dedi. Beni kemerle dövüp dışarıya attı. Dışarısı soğuktu ama iyi ki de kalın hırka ve botum vardı. Söylemeye başladım:

Merhaba benim adım Talha. Birkaç gündür kar bekleniyordu çünkü havalar çok soğuktu. Herkes çok heyecanlıydı fakat ben heyecanlı değildim. Neden mi? Çünkü benim kışlık kıyafetlerim yok. Bir gün kalktığımda her yer bembeyazdı.

Merhaba, ben Aslı 12 yaşındayım. Küçük kardeşim Aylin, annem ve babamla bir köyde yaşıyoruz. Ocak ayındayız köyümüzde ocak ayı çok soğuk geçer. Bir gün kardeşim Aylin’le okula gitmek için kalkmıştık. Yazın olduğu gibi kuşların cıvıltısı gelmiyordu.

1992, Aralık
Ah, ne kadar güzel bir manzara! Benim ben, beyaz güvercin. Çocuklar karda oynuyor. Şu yaramaz gene kışlık kıyafetlerini içeride unutmuş. Şuradaki yeşil montlu ufaklık bile senden daha az unutkan! Ooo, yaşlı amca evine gidiyor, birazdan yem atar.

Selamün aleyküm ben Eren. Ailemle ben bugün ormana gideceğiz. Bunun için çok heyecanlıydım. Babam bütün çantaları hazırladı ve yola çıktık. Yol boyunca ailece sohbet edip şakalaştık.3 saat sonra istediğimiz yere ulaştık. Babam mangalı yakmayı başladığında ben de etrafı gezdim. Bir baktım çalılar kıpırdıyor.

Back to top